Türkçe - Meryem Suresi

Kur'an-ı Kerim » Türkçe » Meryem Suresi

Türkçe

Meryem Suresi - Ayet sayısı 98
كهيعص ( 1 ) Meryem Suresi - Ayaa 1
Kâf, Hâ, Yâ, Ayn, Sâd.
ذِكْرُ رَحْمَتِ رَبِّكَ عَبْدَهُ زَكَرِيَّا ( 2 ) Meryem Suresi - Ayaa 2
Bu, Rabbinin, kulu Zekeriyya'ya olan rahmetini anmadir.
إِذْ نَادَىٰ رَبَّهُ نِدَاءً خَفِيًّا ( 3 ) Meryem Suresi - Ayaa 3
Bir zamanlar o, Rabbine gizlice (içinden) yalvarmisti.
قَالَ رَبِّ إِنِّي وَهَنَ الْعَظْمُ مِنِّي وَاشْتَعَلَ الرَّأْسُ شَيْبًا وَلَمْ أَكُن بِدُعَائِكَ رَبِّ شَقِيًّا ( 4 ) Meryem Suresi - Ayaa 4
Söyle demisti: "Ey Rabbim! Süphesiz (artik öyle bir durumdayim ki) benim kemigim zayiflayip gevsedi ve basim(in saçi) bembeyaz alev gibi tutustu. Sana dua etmekle de ey Rabbim, hiçbir zaman bedbaht olmadim."
وَإِنِّي خِفْتُ الْمَوَالِيَ مِن وَرَائِي وَكَانَتِ امْرَأَتِي عَاقِرًا فَهَبْ لِي مِن لَّدُنكَ وَلِيًّا ( 5 ) Meryem Suresi - Ayaa 5
"Gerçekten ben, arkamdan yerime geçecek varislerden endisedeyim. Karim da kisir bulunuyor. Onun için katindan bana bir çocuk ihsan et."
يَرِثُنِي وَيَرِثُ مِنْ آلِ يَعْقُوبَ ۖ وَاجْعَلْهُ رَبِّ رَضِيًّا ( 6 ) Meryem Suresi - Ayaa 6
"Ki bana da mirasçi olsun, Yakub ailesine de mirasci olsun. Rabbim, onu sen rizana kavustur."
يَا زَكَرِيَّا إِنَّا نُبَشِّرُكَ بِغُلَامٍ اسْمُهُ يَحْيَىٰ لَمْ نَجْعَل لَّهُ مِن قَبْلُ سَمِيًّا ( 7 ) Meryem Suresi - Ayaa 7
(Allah söyle buyurdu): "Ey Zekeriyya! Süphesiz biz sana Yahya isminde bir oglani müjdeliyoruz. Bundan önce ona hiçbir adas yapmadik."
قَالَ رَبِّ أَنَّىٰ يَكُونُ لِي غُلَامٌ وَكَانَتِ امْرَأَتِي عَاقِرًا وَقَدْ بَلَغْتُ مِنَ الْكِبَرِ عِتِيًّا ( 8 ) Meryem Suresi - Ayaa 8
Zekeriyya: "Rabbim! Karim kisir, ben de son derece kocamisken nasil oglum olabilir?" dedi.
قَالَ كَذَٰلِكَ قَالَ رَبُّكَ هُوَ عَلَيَّ هَيِّنٌ وَقَدْ خَلَقْتُكَ مِن قَبْلُ وَلَمْ تَكُ شَيْئًا ( 9 ) Meryem Suresi - Ayaa 9
(Allah yahut Cebrail ona söyle) dedi: "Dedigin gibidir, (fakat) Rabbin buyurdu ki, bu isi yapmak bana kolaydir. Nitekim bundan önce seni yarattim. Halbuki sen hiçbir sey degildin."
قَالَ رَبِّ اجْعَل لِّي آيَةً ۚ قَالَ آيَتُكَ أَلَّا تُكَلِّمَ النَّاسَ ثَلَاثَ لَيَالٍ سَوِيًّا ( 10 ) Meryem Suresi - Ayaa 10
Zekeriyya söyle dedi: "Rabbim! Bana alâmet ver." Allah: "Senin alâmetin, sapasaglam oldugun halde, üç gün, üç gece insanlarla konusamaz hale gelmendir." buyurdu.
فَخَرَجَ عَلَىٰ قَوْمِهِ مِنَ الْمِحْرَابِ فَأَوْحَىٰ إِلَيْهِمْ أَن سَبِّحُوا بُكْرَةً وَعَشِيًّا ( 11 ) Meryem Suresi - Ayaa 11
Nihayet (birgün konusamayinca) mihrabdan kavmine karsi çikti da onlara "Sabah ve aksam (Rabbinizi) tesbih edin" diye isaret etti.
يَا يَحْيَىٰ خُذِ الْكِتَابَ بِقُوَّةٍ ۖ وَآتَيْنَاهُ الْحُكْمَ صَبِيًّا ( 12 ) Meryem Suresi - Ayaa 12
"Ey Yahya! Kitaba kuvvetle saril" (dedik) ve daha çocukken ona hikmet verdik.
وَحَنَانًا مِّن لَّدُنَّا وَزَكَاةً ۖ وَكَانَ تَقِيًّا ( 13 ) Meryem Suresi - Ayaa 13
Hem de katimizdan bir merhamet ve (günahlardan) paklik verdik, o çok takva sahibi idi.
وَبَرًّا بِوَالِدَيْهِ وَلَمْ يَكُن جَبَّارًا عَصِيًّا ( 14 ) Meryem Suresi - Ayaa 14
Anne ve babasina karsi iyi davranan bir kimse idi, zorba ve isyankâr degildi.
وَسَلَامٌ عَلَيْهِ يَوْمَ وُلِدَ وَيَوْمَ يَمُوتُ وَيَوْمَ يُبْعَثُ حَيًّا ( 15 ) Meryem Suresi - Ayaa 15
Dogdugu gün, ölecegi gün ve dirilecegi gün ona selam olsun.
وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ مَرْيَمَ إِذِ انتَبَذَتْ مِنْ أَهْلِهَا مَكَانًا شَرْقِيًّا ( 16 ) Meryem Suresi - Ayaa 16
(Ey Muhammed!) Kur'ân'daki Meryem kissasini da an (insanlara anlat). Hani o, ailesinden ayrilarak (evinin veya mescidin) dogu tarafinda bir yere çekilmisti.
فَاتَّخَذَتْ مِن دُونِهِمْ حِجَابًا فَأَرْسَلْنَا إِلَيْهَا رُوحَنَا فَتَمَثَّلَ لَهَا بَشَرًا سَوِيًّا ( 17 ) Meryem Suresi - Ayaa 17
Sonra ailesiyle kendisi arasina bir perde koymustu. Biz ona melegimiz (Cebrail)i gönderdik de ona tam bir insan seklinde göründü.
قَالَتْ إِنِّي أَعُوذُ بِالرَّحْمَٰنِ مِنكَ إِن كُنتَ تَقِيًّا ( 18 ) Meryem Suresi - Ayaa 18
Meryem: "Ben senden Rahmân (olan Allah) a siginirim. Eger Allah'dan korkuyorsan (dokunma bana)" dedi.
قَالَ إِنَّمَا أَنَا رَسُولُ رَبِّكِ لِأَهَبَ لَكِ غُلَامًا زَكِيًّا ( 19 ) Meryem Suresi - Ayaa 19
Melek: "Ben, sana temiz bir oglan bagislamak için, Rabbinin gönderdigi bir elçiyim" dedi.
قَالَتْ أَنَّىٰ يَكُونُ لِي غُلَامٌ وَلَمْ يَمْسَسْنِي بَشَرٌ وَلَمْ أَكُ بَغِيًّا ( 20 ) Meryem Suresi - Ayaa 20
Meryem: "Benim nasil çocugum olabilir? Bana hiçbir insan dokunmamistir. Ben iffetsiz de degilim" dedi.
قَالَ كَذَٰلِكِ قَالَ رَبُّكِ هُوَ عَلَيَّ هَيِّنٌ ۖ وَلِنَجْعَلَهُ آيَةً لِّلنَّاسِ وَرَحْمَةً مِّنَّا ۚ وَكَانَ أَمْرًا مَّقْضِيًّا ( 21 ) Meryem Suresi - Ayaa 21
Melek: "Bu, dedigin gibidir. Ancak Rabbin buyurdu ki: Bu (babasiz çocuk vermek), bana pek kolaydir. Hem biz onu nezdimizden insanlara bir mucize ve rahmet kilacagiz. Hem, bu önceden (ezelde) kararlastirilmis bir istir." dedi.
فَحَمَلَتْهُ فَانتَبَذَتْ بِهِ مَكَانًا قَصِيًّا ( 22 ) Meryem Suresi - Ayaa 22
Nihayet (Allah'in emri gerçeklesti) Meryem Isa'ya gebe kaldi ve o haliyle uzak bir yere çekildi.
فَأَجَاءَهَا الْمَخَاضُ إِلَىٰ جِذْعِ النَّخْلَةِ قَالَتْ يَا لَيْتَنِي مِتُّ قَبْلَ هَٰذَا وَكُنتُ نَسْيًا مَّنسِيًّا ( 23 ) Meryem Suresi - Ayaa 23
Sonra dogum sancisi onu bir hurma dalina tutunup dayanmaya zorladi. "Keske bundan önce ölseydim de unutulup gitseydim" dedi.
فَنَادَاهَا مِن تَحْتِهَا أَلَّا تَحْزَنِي قَدْ جَعَلَ رَبُّكِ تَحْتَكِ سَرِيًّا ( 24 ) Meryem Suresi - Ayaa 24
Melek, Meryem'e, asagi tarafindan söyle seslendi. "Sakin üzülme, Rabbin alt tarafinda bir irmak akitti."
وَهُزِّي إِلَيْكِ بِجِذْعِ النَّخْلَةِ تُسَاقِطْ عَلَيْكِ رُطَبًا جَنِيًّا ( 25 ) Meryem Suresi - Ayaa 25
"Hurma dalini kendine dogru silkele, üzerine devsirilmis taze hurmalar dökülsün."
فَكُلِي وَاشْرَبِي وَقَرِّي عَيْنًا ۖ فَإِمَّا تَرَيِنَّ مِنَ الْبَشَرِ أَحَدًا فَقُولِي إِنِّي نَذَرْتُ لِلرَّحْمَٰنِ صَوْمًا فَلَنْ أُكَلِّمَ الْيَوْمَ إِنسِيًّا ( 26 ) Meryem Suresi - Ayaa 26
"Ye, iç, gözün aydin olsun. Eger insanlardan birini görürsen, ben Rahmân (olan Allah)a bir oruç (susmak) adadim. Onun için bugün hiçbir kimseyle konusmayacagim" de.
فَأَتَتْ بِهِ قَوْمَهَا تَحْمِلُهُ ۖ قَالُوا يَا مَرْيَمُ لَقَدْ جِئْتِ شَيْئًا فَرِيًّا ( 27 ) Meryem Suresi - Ayaa 27
Sonra Meryem onu (Isa'yi) yüklenerek kavmine getirdi. Onlar (hayretler içinde söyle) dediler: "Ey Meryem! dogrusu sen görülmemis bir sey yaptin."
يَا أُخْتَ هَارُونَ مَا كَانَ أَبُوكِ امْرَأَ سَوْءٍ وَمَا كَانَتْ أُمُّكِ بَغِيًّا ( 28 ) Meryem Suresi - Ayaa 28
"Ey Harun'un kizkardesi! Senin baban kötü bir adam degildi, annen de iffetsiz bir kadin degildi."
فَأَشَارَتْ إِلَيْهِ ۖ قَالُوا كَيْفَ نُكَلِّمُ مَن كَانَ فِي الْمَهْدِ صَبِيًّا ( 29 ) Meryem Suresi - Ayaa 29
Bunun üzerine Meryem çocugu gösterdi. Onlar; "Biz besikteki bir çocukla nasil konusuruz?" dediler.
قَالَ إِنِّي عَبْدُ اللَّهِ آتَانِيَ الْكِتَابَ وَجَعَلَنِي نَبِيًّا ( 30 ) Meryem Suresi - Ayaa 30
(Allah'in bir mucizesi olarak Isa söyle) dedi: "Süphesiz ben Allah'in kuluyum. O bana kitab verdi ve beni bir peygamber yapti."
وَجَعَلَنِي مُبَارَكًا أَيْنَ مَا كُنتُ وَأَوْصَانِي بِالصَّلَاةِ وَالزَّكَاةِ مَا دُمْتُ حَيًّا ( 31 ) Meryem Suresi - Ayaa 31
"Beni, nerede olursam olayim mübarek kildi. Hayatta bulundugum müddetçe namaz kilmami ve zekat vermemi emretti."
وَبَرًّا بِوَالِدَتِي وَلَمْ يَجْعَلْنِي جَبَّارًا شَقِيًّا ( 32 ) Meryem Suresi - Ayaa 32
"Beni anneme hürmetkar kildi. Beni zorba ve isyankar yapmadi."
وَالسَّلَامُ عَلَيَّ يَوْمَ وُلِدتُّ وَيَوْمَ أَمُوتُ وَيَوْمَ أُبْعَثُ حَيًّا ( 33 ) Meryem Suresi - Ayaa 33
"Dogdugum gün, ölecegim gün ve dirilecegim gün selam ve emniyet benim üzerimedir."
ذَٰلِكَ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ ۚ قَوْلَ الْحَقِّ الَّذِي فِيهِ يَمْتَرُونَ ( 34 ) Meryem Suresi - Ayaa 34
Iste hakkinda (yahudilerle hiristiyanlarin) ihtilaf edip durduklari Meryemoglu Isa'ya dair Allah'in sözü budur.
مَا كَانَ لِلَّهِ أَن يَتَّخِذَ مِن وَلَدٍ ۖ سُبْحَانَهُ ۚ إِذَا قَضَىٰ أَمْرًا فَإِنَّمَا يَقُولُ لَهُ كُن فَيَكُونُ ( 35 ) Meryem Suresi - Ayaa 35
Çocuk edinmek asla Allah'in sanina yakismaz. O bundan münezzehtir. O, bir seyin olmasini dilerse, ona sadece "ol" der, o da oluverir.
وَإِنَّ اللَّهَ رَبِّي وَرَبُّكُمْ فَاعْبُدُوهُ ۚ هَٰذَا صِرَاطٌ مُّسْتَقِيمٌ ( 36 ) Meryem Suresi - Ayaa 36
"Süphesiz benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz Allah'tir. O halde ona ibadet edin, iste dosdogru yol budur."
فَاخْتَلَفَ الْأَحْزَابُ مِن بَيْنِهِمْ ۖ فَوَيْلٌ لِّلَّذِينَ كَفَرُوا مِن مَّشْهَدِ يَوْمٍ عَظِيمٍ ( 37 ) Meryem Suresi - Ayaa 37
Ne var ki, firkalar (yahudi ve hiristiyanlar) kendi aralarinda ihtilafa düstüler. O büyük (dehsetli) günü görecek kâfirlerin vay haline!
أَسْمِعْ بِهِمْ وَأَبْصِرْ يَوْمَ يَأْتُونَنَا ۖ لَٰكِنِ الظَّالِمُونَ الْيَوْمَ فِي ضَلَالٍ مُّبِينٍ ( 38 ) Meryem Suresi - Ayaa 38
Bize gelecekleri gün, neler isitecekler, neler görecekler! Fakat o zalimler bugün apaçik bir sapiklik içindedirler.
وَأَنذِرْهُمْ يَوْمَ الْحَسْرَةِ إِذْ قُضِيَ الْأَمْرُ وَهُمْ فِي غَفْلَةٍ وَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ ( 39 ) Meryem Suresi - Ayaa 39
(Ey Muhammed!) Insanlarin pismanlik duyacagi ve isin bitmis olacagi (kiyamet) günü ile onlari uyar. Onlar hâlâ gaflet içindedirler, onlar iman etmezler.
إِنَّا نَحْنُ نَرِثُ الْأَرْضَ وَمَنْ عَلَيْهَا وَإِلَيْنَا يُرْجَعُونَ ( 40 ) Meryem Suresi - Ayaa 40
Süphesiz biz bütün yeryüzüne ve üzerindekilere varis olacagiz. Ve onlar da mutlaka bize döndürüleceklerdir. {*} Iste budur, ta besikten tekrar dirilmesine kadar öyle dogan ve o sözleri söyleyen bir kuldur. {*} Hakk (olan Allah)in bildirdigine göre Meryem'in oglu Isa {*} ki hakkinda tartisip duruyorlar. Görülüyor ki sûrenin basindan beri ve buradan da sonuna kadar âyetler, hep elif fâsilasiyla biterken, sûrenin bu bölümünde yalniz yedi âyet "Nûn ve Mim" fâsilasiyla islenmis bir çerçeve içine alinmistir. Bu da gösterir ki bu âyetler, bu sûrenin asil maksadini anlatan karar mahiyetindeki âyetlerdir ki, basta Allah'a çocuk isnadini {*} "Allah'in çocuk edinmesi hiçbir zaman olur sey degildir. O'nu tenzih ederiz." âyetiyle reddedip Allah'i tenzih etmekte ve Isa'nin dilinden de {*} "Allah benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. O'na kulluk ediniz. Iste bu dogru bir yoldur." demek suretiyle tevhide davet etmektedir. Bu âyet, ta yukaridaki {*} "Ben Allah'in kuluyum." (19/30) cümlesine atfedilmistir. Dolayisiyla {*} "Allah, benim Rabbimdir, dedi" demek olup Isa'nin konusmasinin bir devamidir (Âl-i Imran Sûresi'nde geçen benzeri âyetin tefsirine de bkz: 3/51). Eldeki Incillerde de kendisine yer verilen bu söz, onun peygamberliginde, davetinin özünü teskil ettigi ve tevhid inancini net bir sekilde ifade ettigi için, burada tekrar sözkonusu yapilmistir. {*} Sonra firkalar kendi aralarinda ihtilafa düstüler. Yahudiler bir türlü söyledi. Hiristiyanlarin kendi firkalari da degisik tartismalarin içine girdiler; bir kismi Allah'in oglu dediler, bir kismi da Allah'in kendisidir, yere indi sonra göge çikti dediler; diger bir kismi ise üçün biri dediler. Saglam bir grup da Allah'in kulu ve peygamberi oldugunu tasdik ettiler. {*} "Vay haline o küfreden kimselerin!{*}"
وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ إِبْرَاهِيمَ ۚ إِنَّهُ كَانَ صِدِّيقًا نَّبِيًّا ( 41 ) Meryem Suresi - Ayaa 41
Kur'ân'da Ibrahim'i(n kissasini da) an. Süphesiz ki o, siddik (özü, sözü dogru) bir peygamberdi.
إِذْ قَالَ لِأَبِيهِ يَا أَبَتِ لِمَ تَعْبُدُ مَا لَا يَسْمَعُ وَلَا يُبْصِرُ وَلَا يُغْنِي عَنكَ شَيْئًا ( 42 ) Meryem Suresi - Ayaa 42
O, bir zaman babasina söyle demisti: "Babacigim! Isitmeyen, görmeyen ve sana hiçbir faydasi olmayan seylere niçin tapiyorsun?"
يَا أَبَتِ إِنِّي قَدْ جَاءَنِي مِنَ الْعِلْمِ مَا لَمْ يَأْتِكَ فَاتَّبِعْنِي أَهْدِكَ صِرَاطًا سَوِيًّا ( 43 ) Meryem Suresi - Ayaa 43
"Babacigim! Dogrusu sana gelmeyen bir ilim bana geldi. O halde bana uy da, seni dogru bir yola eristireyim."
يَا أَبَتِ لَا تَعْبُدِ الشَّيْطَانَ ۖ إِنَّ الشَّيْطَانَ كَانَ لِلرَّحْمَٰنِ عَصِيًّا ( 44 ) Meryem Suresi - Ayaa 44
"Babacigim! Seytana tapma, çünkü seytan Rahmân (olan Allah)a âsî oldu."
يَا أَبَتِ إِنِّي أَخَافُ أَن يَمَسَّكَ عَذَابٌ مِّنَ الرَّحْمَٰنِ فَتَكُونَ لِلشَّيْطَانِ وَلِيًّا ( 45 ) Meryem Suresi - Ayaa 45
"Babacigim! Dogrusu ben korkarim ki, sana Rahmân'dan bir azab dokunur da seytana (cehennemde arkadas) olursun."
قَالَ أَرَاغِبٌ أَنتَ عَنْ آلِهَتِي يَا إِبْرَاهِيمُ ۖ لَئِن لَّمْ تَنتَهِ لَأَرْجُمَنَّكَ ۖ وَاهْجُرْنِي مَلِيًّا ( 46 ) Meryem Suresi - Ayaa 46
Babasi "Ey Ibrahim! Sen benim ilâhlarimdan yüz mü çeviriyorsun? Yemin ederim ki, eger (onlari kötülemekten) vazgeçmezsen, seni muhakkak taslarim. (gerçektenveya söz ile- sana tas atarim). Haydi uzun bir müddet benden uzak ol" dedi.
قَالَ سَلَامٌ عَلَيْكَ ۖ سَأَسْتَغْفِرُ لَكَ رَبِّي ۖ إِنَّهُ كَانَ بِي حَفِيًّا ( 47 ) Meryem Suresi - Ayaa 47
Ibrahim söyle dedi: "Selâm sana olsun, senin için Rabbimden magfiret dileyecegim. Çünkü o, bana çok lütufkârdir."
وَأَعْتَزِلُكُمْ وَمَا تَدْعُونَ مِن دُونِ اللَّهِ وَأَدْعُو رَبِّي عَسَىٰ أَلَّا أَكُونَ بِدُعَاءِ رَبِّي شَقِيًّا ( 48 ) Meryem Suresi - Ayaa 48
"Ben, sizden ve Allah'tan baska taptiginiz seylerden çekilip ayrilirim da Rabbime dua (ibadet) ederim. Rabbime yalvarisimda mahrum kalmayacagimi umarim."
فَلَمَّا اعْتَزَلَهُمْ وَمَا يَعْبُدُونَ مِن دُونِ اللَّهِ وَهَبْنَا لَهُ إِسْحَاقَ وَيَعْقُوبَ ۖ وَكُلًّا جَعَلْنَا نَبِيًّا ( 49 ) Meryem Suresi - Ayaa 49
Ibrahim, kavminden ve onlarin Allah'tan baska ibadet ettikleri seylerden uzaklasinca, biz ona Ishak'i ve (Ishak'in oglu) Yakub'u ihsan ettik. Ve hepsini de peygamber yaptik.
وَوَهَبْنَا لَهُم مِّن رَّحْمَتِنَا وَجَعَلْنَا لَهُمْ لِسَانَ صِدْقٍ عَلِيًّا ( 50 ) Meryem Suresi - Ayaa 50
Biz onlara rahmetimizden lütuflarda bulunduk. Hepsine de dillerde güzel ve yüksek bir övgü verdik.
وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ مُوسَىٰ ۚ إِنَّهُ كَانَ مُخْلَصًا وَكَانَ رَسُولًا نَّبِيًّا ( 51 ) Meryem Suresi - Ayaa 51
Kur'ân'da Musa'yi da an; Süphesiz ki o, ihlasli bir kuldu ve gönderilmis bir peygamberdi.
وَنَادَيْنَاهُ مِن جَانِبِ الطُّورِ الْأَيْمَنِ وَقَرَّبْنَاهُ نَجِيًّا ( 52 ) Meryem Suresi - Ayaa 52
Biz ona Tur daginin sag yanindan seslendik ve onu hususi bir konusmada bulunmak üzere kendimize yaklastirdik.
وَوَهَبْنَا لَهُ مِن رَّحْمَتِنَا أَخَاهُ هَارُونَ نَبِيًّا ( 53 ) Meryem Suresi - Ayaa 53
Rahmetimizden de ona, kardesi Harun'u bir peygamber olarak ihsan eyledik. Meâl-i Serifi
وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ إِسْمَاعِيلَ ۚ إِنَّهُ كَانَ صَادِقَ الْوَعْدِ وَكَانَ رَسُولًا نَّبِيًّا ( 54 ) Meryem Suresi - Ayaa 54
Kur'ân'da Ismail'i de an; çünkü o, vaadine sadik bir kuldu ve gönderilmis bir peygamberdi.
وَكَانَ يَأْمُرُ أَهْلَهُ بِالصَّلَاةِ وَالزَّكَاةِ وَكَانَ عِندَ رَبِّهِ مَرْضِيًّا ( 55 ) Meryem Suresi - Ayaa 55
Ailesine ve çevresine namaz kilmayi ve zekat vermeyi emrederdi ve Rabbinin katinda hosnutluga ermisti.
وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ إِدْرِيسَ ۚ إِنَّهُ كَانَ صِدِّيقًا نَّبِيًّا ( 56 ) Meryem Suresi - Ayaa 56
Kitapta Idris'i de an; çünkü o, çok sadik (özü, sözü pek dogru) bir peygamberdi.
وَرَفَعْنَاهُ مَكَانًا عَلِيًّا ( 57 ) Meryem Suresi - Ayaa 57
Biz onu yüce bir yere yükselttik.
أُولَٰئِكَ الَّذِينَ أَنْعَمَ اللَّهُ عَلَيْهِم مِّنَ النَّبِيِّينَ مِن ذُرِّيَّةِ آدَمَ وَمِمَّنْ حَمَلْنَا مَعَ نُوحٍ وَمِن ذُرِّيَّةِ إِبْرَاهِيمَ وَإِسْرَائِيلَ وَمِمَّنْ هَدَيْنَا وَاجْتَبَيْنَا ۚ إِذَا تُتْلَىٰ عَلَيْهِمْ آيَاتُ الرَّحْمَٰنِ خَرُّوا سُجَّدًا وَبُكِيًّا ۩ ( 58 ) Meryem Suresi - Ayaa 58
Iste bunlar, Allah'in kendilerine nimetler verdigi peygamberlerden, Âdem'in soyundan ve gemide Nuh ile beraber tasidiklarimizin neslinden, Ibrahim ve Israil'in soyundan, hidayete erdirdigimiz ve seçtigimiz kimselerdir. Kendilerine Rahmân (olan Allah)in âyetleri okundugu zaman aglayarak secdeye kapanirlardi.
فَخَلَفَ مِن بَعْدِهِمْ خَلْفٌ أَضَاعُوا الصَّلَاةَ وَاتَّبَعُوا الشَّهَوَاتِ ۖ فَسَوْفَ يَلْقَوْنَ غَيًّا ( 59 ) Meryem Suresi - Ayaa 59
Sonra bunlarin ardindan öyle bir nesil geldi ki, namazi terkettiler, heva ve heveslerine uydular; onlar bu taskinliklarinin karsiligini mutlaka göreceklerdir. (Cehennemdeki "Gayya" vadisini boylayacaklardir.)
إِلَّا مَن تَابَ وَآمَنَ وَعَمِلَ صَالِحًا فَأُولَٰئِكَ يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ وَلَا يُظْلَمُونَ شَيْئًا ( 60 ) Meryem Suresi - Ayaa 60
Fakat tevbe edip iman eden ve salih amel isleyen bunun disindadir. Bunlar cennete girecekler ve hiçbir haksizliga ugratilmayacaklardir.
جَنَّاتِ عَدْنٍ الَّتِي وَعَدَ الرَّحْمَٰنُ عِبَادَهُ بِالْغَيْبِ ۚ إِنَّهُ كَانَ وَعْدُهُ مَأْتِيًّا ( 61 ) Meryem Suresi - Ayaa 61
O cennet, Rahmân (olan Allah)in kullarina görmedikleri halde vadettigi "Adn" cennetleridir. Süphesiz O'nun vaadi mutlaka yerini bulacaktir.
لَّا يَسْمَعُونَ فِيهَا لَغْوًا إِلَّا سَلَامًا ۖ وَلَهُمْ رِزْقُهُمْ فِيهَا بُكْرَةً وَعَشِيًّا ( 62 ) Meryem Suresi - Ayaa 62
Onlar orada bos bir söz isitmezler. Ancak "Selam" isitirler. Orada sabah aksam riziklari da hazirdir.
تِلْكَ الْجَنَّةُ الَّتِي نُورِثُ مِنْ عِبَادِنَا مَن كَانَ تَقِيًّا ( 63 ) Meryem Suresi - Ayaa 63
Iste kullarimizdan takva sahibi olanlara verecegimiz cennet budur.
وَمَا نَتَنَزَّلُ إِلَّا بِأَمْرِ رَبِّكَ ۖ لَهُ مَا بَيْنَ أَيْدِينَا وَمَا خَلْفَنَا وَمَا بَيْنَ ذَٰلِكَ ۚ وَمَا كَانَ رَبُّكَ نَسِيًّا ( 64 ) Meryem Suresi - Ayaa 64
"(Cebrail dedi ki: Ey Muhammed!) "Biz senin Rabbinin emri olmadikça inmeyiz. Önümüzdeki ve ardimizdaki (bütün geçmis ve gelecek seyler) ve bunlarin arasindakiler hep O'nundur. Rabbin de (seni) unutmus degildir?"
رَّبُّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا فَاعْبُدْهُ وَاصْطَبِرْ لِعِبَادَتِهِ ۚ هَلْ تَعْلَمُ لَهُ سَمِيًّا ( 65 ) Meryem Suresi - Ayaa 65
O, göklerin, yerin ve aralarindakilerin Rabbidir. O halde, O'na ibadet et ve O'na ibadet etmekte sabirli ol. Hiç sen Allah'in ismini tasiyan baska birini bilir misin?
وَيَقُولُ الْإِنسَانُ أَإِذَا مَا مِتُّ لَسَوْفَ أُخْرَجُ حَيًّا ( 66 ) Meryem Suresi - Ayaa 66
Halbuki insan söyle der: "Ben öldügüm zaman, ileride gerçekten diri olarak (mezardan) çikarilacak miyim?"
أَوَلَا يَذْكُرُ الْإِنسَانُ أَنَّا خَلَقْنَاهُ مِن قَبْلُ وَلَمْ يَكُ شَيْئًا ( 67 ) Meryem Suresi - Ayaa 67
O insan, daha önce hiçbir sey degilken kendisini yoktan var ettigimizi hatirlamaz mi?
فَوَرَبِّكَ لَنَحْشُرَنَّهُمْ وَالشَّيَاطِينَ ثُمَّ لَنُحْضِرَنَّهُمْ حَوْلَ جَهَنَّمَ جِثِيًّا ( 68 ) Meryem Suresi - Ayaa 68
Rabbine andolsun ki biz onlari (öldükten sonra dirilmeyi inkâr eden kâfirleri) seytanlari ile beraber elbette ve elbette mahserde toplayacagiz. Sonra onlari muhakkak cehennemin etrafinda dizleri üstü hazir bulunduracagiz (ki cennetlikleri görüp hasret çeksinler.).
ثُمَّ لَنَنزِعَنَّ مِن كُلِّ شِيعَةٍ أَيُّهُمْ أَشَدُّ عَلَى الرَّحْمَٰنِ عِتِيًّا ( 69 ) Meryem Suresi - Ayaa 69
Sonra her zümreden Rahmân'a karsi en ziyade isyankâr hangileri ise, muhakkak ayirip atacagiz.
ثُمَّ لَنَحْنُ أَعْلَمُ بِالَّذِينَ هُمْ أَوْلَىٰ بِهَا صِلِيًّا ( 70 ) Meryem Suresi - Ayaa 70
Sonra o cehenneme atilmaya layik olanlarin kimler bulundugunu elbette biz daha iyi biliriz.
وَإِن مِّنكُمْ إِلَّا وَارِدُهَا ۚ كَانَ عَلَىٰ رَبِّكَ حَتْمًا مَّقْضِيًّا ( 71 ) Meryem Suresi - Ayaa 71
Içinizden hiçbiri istisna edilmemek üzere mutlaka herkes cehenneme varacaktir. Bu, Rabbinin katinda kesinlesmis bir hükümdür.
ثُمَّ نُنَجِّي الَّذِينَ اتَّقَوا وَّنَذَرُ الظَّالِمِينَ فِيهَا جِثِيًّا ( 72 ) Meryem Suresi - Ayaa 72
Sonra Allah'dan korkup, sakinanlari kurtaracagiz ve zalimleri de toptan cehennemde birakacagiz.
وَإِذَا تُتْلَىٰ عَلَيْهِمْ آيَاتُنَا بَيِّنَاتٍ قَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا لِلَّذِينَ آمَنُوا أَيُّ الْفَرِيقَيْنِ خَيْرٌ مَّقَامًا وَأَحْسَنُ نَدِيًّا ( 73 ) Meryem Suresi - Ayaa 73
Âyetlerimiz kendilerine apaçik okundugu zaman, o inkâr edenler, iman edenlere dediler ki :"Bu iki zümreden (Mümin ve kâfirlerden) hangisi mevki bakimindan daha iyi, meclis ve topluluk itibariyle daha güzeldir?"
وَكَمْ أَهْلَكْنَا قَبْلَهُم مِّن قَرْنٍ هُمْ أَحْسَنُ أَثَاثًا وَرِئْيًا ( 74 ) Meryem Suresi - Ayaa 74
Halbuki biz, kendilerinden evvel, mal ve gösterisce daha güzel nice asirlar halkini helak etmisizdir.
قُلْ مَن كَانَ فِي الضَّلَالَةِ فَلْيَمْدُدْ لَهُ الرَّحْمَٰنُ مَدًّا ۚ حَتَّىٰ إِذَا رَأَوْا مَا يُوعَدُونَ إِمَّا الْعَذَابَ وَإِمَّا السَّاعَةَ فَسَيَعْلَمُونَ مَنْ هُوَ شَرٌّ مَّكَانًا وَأَضْعَفُ جُندًا ( 75 ) Meryem Suresi - Ayaa 75
Onlara de ki: "Kim sapiklik içinde ise, Rahmân ona mal ve evlatça ziyadelik ve azginliginda mühlet verir. Nihayet kendilerine vaad edilen azabi, yahut kiyamet günü cehennemi gördükleri vakit, artik bilecekler kimin mevkii daha fena ve yardimcilari daha zayifmis.
وَيَزِيدُ اللَّهُ الَّذِينَ اهْتَدَوْا هُدًى ۗ وَالْبَاقِيَاتُ الصَّالِحَاتُ خَيْرٌ عِندَ رَبِّكَ ثَوَابًا وَخَيْرٌ مَّرَدًّا ( 76 ) Meryem Suresi - Ayaa 76
Allah, hidayeti kabul edenlere, daha çok hidayet verir. Baki kalacak olan salih ameller, Rabbinin katinda sevap bakimindan da daha hayirlidir, sonuç bakimindan da daha hayirlidir.
أَفَرَأَيْتَ الَّذِي كَفَرَ بِآيَاتِنَا وَقَالَ لَأُوتَيَنَّ مَالًا وَوَلَدًا ( 77 ) Meryem Suresi - Ayaa 77
Simdi âyetlerimizi inkâr eden ve "Elbette bana mal ve evlat verilecektir." diyen adami gördün mü?
أَطَّلَعَ الْغَيْبَ أَمِ اتَّخَذَ عِندَ الرَّحْمَٰنِ عَهْدًا ( 78 ) Meryem Suresi - Ayaa 78
O (kâfir), gaybi mi bildi? Yoksa Rahmân (olan Allah) katindan bir söz mü aldi?
كَلَّا ۚ سَنَكْتُبُ مَا يَقُولُ وَنَمُدُّ لَهُ مِنَ الْعَذَابِ مَدًّا ( 79 ) Meryem Suresi - Ayaa 79
Hayir, asla öyle degil; biz onun söylediklerini yazacagiz ve azabini çogalttikça çogaltacagiz.
وَنَرِثُهُ مَا يَقُولُ وَيَأْتِينَا فَرْدًا ( 80 ) Meryem Suresi - Ayaa 80
O söyledigi (mal ve evlat gibi) seyleri de hep elinden alacagiz ve o, tek basina bize gelecektir.
وَاتَّخَذُوا مِن دُونِ اللَّهِ آلِهَةً لِّيَكُونُوا لَهُمْ عِزًّا ( 81 ) Meryem Suresi - Ayaa 81
Onlar, kendilerine kuvvet ve seref kazandirsin diye, Allah'dan baska ilâh edindiler.
كَلَّا ۚ سَيَكْفُرُونَ بِعِبَادَتِهِمْ وَيَكُونُونَ عَلَيْهِمْ ضِدًّا ( 82 ) Meryem Suresi - Ayaa 82
Hayir, (zannettikleri gibi degil) tapindiklari ilâhlar onlarin ibadetlerini inkâr edecekler ve aleyhlerine dönüp düsman olacaklardir.
أَلَمْ تَرَ أَنَّا أَرْسَلْنَا الشَّيَاطِينَ عَلَى الْكَافِرِينَ تَؤُزُّهُمْ أَزًّا ( 83 ) Meryem Suresi - Ayaa 83
Görmedin mi? Biz seytanlari o kâfirler üzerine musallat ettik. Onlari (günaha) kiskirtip duruyorlar.
فَلَا تَعْجَلْ عَلَيْهِمْ ۖ إِنَّمَا نَعُدُّ لَهُمْ عَدًّا ( 84 ) Meryem Suresi - Ayaa 84
Öyleyse onlarin hemen azaba ugratilmalarini isteme. Biz onlarin (ecel) günlerini sayiyoruz.
يَوْمَ نَحْشُرُ الْمُتَّقِينَ إِلَى الرَّحْمَٰنِ وَفْدًا ( 85 ) Meryem Suresi - Ayaa 85
O gün, takva sahiplerini, heyet olarak Rahmân'in huzuruna toplayacagiz.
وَنَسُوقُ الْمُجْرِمِينَ إِلَىٰ جَهَنَّمَ وِرْدًا ( 86 ) Meryem Suresi - Ayaa 86
Suçlulari da susuz olarak cehenneme sürecegiz.
لَّا يَمْلِكُونَ الشَّفَاعَةَ إِلَّا مَنِ اتَّخَذَ عِندَ الرَّحْمَٰنِ عَهْدًا ( 87 ) Meryem Suresi - Ayaa 87
(O gün) Rahmân (olan Allah)'in katinda bir ahd almis olan kimseden baskalari sefaat etme hakkina sahip olamayacaklardir.
وَقَالُوا اتَّخَذَ الرَّحْمَٰنُ وَلَدًا ( 88 ) Meryem Suresi - Ayaa 88
(Yahudilerle hiristiyanlar) "Rahmân, çocuk edindi" dediler.
لَّقَدْ جِئْتُمْ شَيْئًا إِدًّا ( 89 ) Meryem Suresi - Ayaa 89
Yemin olsun ki, siz çok çirkin bir sey söylediniz.
تَكَادُ السَّمَاوَاتُ يَتَفَطَّرْنَ مِنْهُ وَتَنشَقُّ الْأَرْضُ وَتَخِرُّ الْجِبَالُ هَدًّا ( 90 ) Meryem Suresi - Ayaa 90
Az kalsin, söyledikleri sözden gökler çatlayacak, yer yarilacak ve daglar parçalanip dagilacakti,
أَن دَعَوْا لِلرَّحْمَٰنِ وَلَدًا ( 91 ) Meryem Suresi - Ayaa 91
O Rahmân'a çocuk isnad ettiler diye...
وَمَا يَنبَغِي لِلرَّحْمَٰنِ أَن يَتَّخِذَ وَلَدًا ( 92 ) Meryem Suresi - Ayaa 92
Halbuki Rahmân'a çocuk edinmek yarasmaz.
إِن كُلُّ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ إِلَّا آتِي الرَّحْمَٰنِ عَبْدًا ( 93 ) Meryem Suresi - Ayaa 93
Göklerde ve yerde bulunan hiçbir kimse yoktur ki (kiyamet günü) Rahmân'in huzuruna kul olarak çikmasin.
لَّقَدْ أَحْصَاهُمْ وَعَدَّهُمْ عَدًّا ( 94 ) Meryem Suresi - Ayaa 94
And olsun ki Allah onlarin hepsini kusatmis, kendilerini ve yaptiklarini bir bir saymistir.
وَكُلُّهُمْ آتِيهِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فَرْدًا ( 95 ) Meryem Suresi - Ayaa 95
Kiyamet günü onlarin herbiri Allah'in huzuruna tek basina çikacaktir.
إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ سَيَجْعَلُ لَهُمُ الرَّحْمَٰنُ وُدًّا ( 96 ) Meryem Suresi - Ayaa 96
Iman edip, salih amel isleyenler var ya, Rahmân (olan Allah) onlari (gönüllere) sevdirecektir.
فَإِنَّمَا يَسَّرْنَاهُ بِلِسَانِكَ لِتُبَشِّرَ بِهِ الْمُتَّقِينَ وَتُنذِرَ بِهِ قَوْمًا لُّدًّا ( 97 ) Meryem Suresi - Ayaa 97
(Ey Muhammed!) Biz Kur'ân'i senin dilin üzere kolaylastirdik ki, onunla Allah'tan korkup sakinanlari müjdeleyesin, inat edenleri de korkutasin.
وَكَمْ أَهْلَكْنَا قَبْلَهُم مِّن قَرْنٍ هَلْ تُحِسُّ مِنْهُم مِّنْ أَحَدٍ أَوْ تَسْمَعُ لَهُمْ رِكْزًا ( 98 ) Meryem Suresi - Ayaa 98
Hem onlardan önce nice nesilleri helak ettik. (Simdi) onlardan hiçbirini görüyor musun, yahud onlarin hafif bir sesini isitiyor musun?

Rastgele Kitaplar

  • Fıkıh Usulü-

    Source : http://www.islamhouse.com/p/988

    Download :Fıkıh UsulüFıkıh Usulü

  • Kur’ân ve Sünnet Işığında Sihir, Hakikati, Etkisi, Hükmü, Korunma ve Tedâvi YollarıÖyle bir zamanda yaşıyoruz ki, bir sürü hurafe ve hile baş göstermiş ve bunlar, din ya da akıl engeline takılmadan insanların içine kadar işlemiştir. Öyle ki, insanlardan birçoğu ya sihri meslek edinip onu yaymaya başlamış; ya sihre müptela olup sihir yapanların pençesine düşmüş; ya da sihir vasıtasıyla insanlara zarar verir hale gelmiştir.Hiç şüphesiz Kitap ve Sünnetteki deliller ve ileri gelen âlimlerin icması şu noktada ittifak etmiştir ki: Sihir haramdır ve sihir yapan kişi kınamayı hak etmiş kötü bir kimsedir. Aynı şekilde aklı olan herkes -müslüman olmasa dahi sihrin, akıl ve beden üzerinde yıkıcı etkileri olan tehlikeli bir şey olduğunu bilir.

    Gözden geçiren : Muhammed Şahin

    Yayınlayan : Guraba Yayınevi

    Source : http://www.islamhouse.com/p/260905

    Download :Kur’ân ve Sünnet Işığında Sihir, Hakikati, Etkisi, Hükmü, Korunma ve Tedâvi Yolları

  • Giyside Şer'i Ölçü

    Yazan : Abdullah b. Abdulhamid el-Eseri

    Yayınlayan : Rabva İslâmî Dâvet Bürosu - Riyad/S. Arabistan

    Source : http://www.islamhouse.com/p/898

    Download :Giyside Şer'i ÖlçüGiyside Şer'i Ölçü

  • Siyer-i Nebi

    Yazan : Safiyyurrahman el-Mubarakpori

    Gözden geçiren : Harun Yıldırım

    Çeviren : M.Beşir Eryarsoy

    Yayınlayan : Guraba Yayınevi

    Source : http://www.islamhouse.com/p/896

    Download :Siyer-i NebiSiyer-i Nebi

  • Sahâbe Arasındaki Merhamet (Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-’in Ehl-i Beyti ile Sahâbe Arasındaki Rahmet Bağı)Ümmetin fırkalara bölünmesinin sebeplerini araştırıp bu sorunu çözmek şer'î bir taleptir. Burada, sonuçları ümmeti sarsan büyük bir sorundan bahsedeceğim. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-’in ashâbı ile Ehl-i Beyt ve diğer insanlar arasındaki merhametten kısaca söz edeceğim. Aralarında geçen savaşlara rağmen onlar birbirlerine karşı yine de merhametlidirler.Uydurma hikâyeler anlatanlar bilmez gibi görünseler ve haberleri rivâyet edenler ondan bahsetmeseler de, bu bir gerçektir, bu gerçek apaçık kalacak ve bu haberleri aktaranların çoğunun uydurmalarına ve hayallarine cevap verecektir. Bu uydurmaları, hevâ sahipleri, siyasî emelleri olanlar ve düşmanlar tarafından menfaatlarını gerçekleştirmek ve bu ümmet arasındaki ayrılık ve bölünmeyi kökleştirmek üzere kullanılmıştır.

    Yazan : Salih b. Abdullah ed-Derviş

    Gözden geçiren : Muhammed Şahin

    Yayınlayan : Rabva İslâmî Dâvet Bürosu - Riyad/S. Arabistan

    Source : http://www.islamhouse.com/p/104598

    Download :Sahâbe Arasındaki Merhamet (Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-’in Ehl-i Beyti ile Sahâbe Arasındaki Rahmet Bağı)Sahâbe Arasındaki Merhamet (Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-’in Ehl-i Beyti ile Sahâbe Arasındaki Rahmet Bağı)

Dili

Choose Suresi

Rastgele Kitaplar

Choose tafseer

Participate

Bookmark and Share